İlk kadın milletvekillerimiz, 8 Şubat 1935'te yapılan genel seçimlerde seçilerek Meclise girdiler. 17 kadın milletvekilinin seçildiği bu tarih, Türkiye'nin Aydınlanma ve çağdaşlık yürüyüşündeki çok önemli, çok anlamlı simgelerdendir...
Mavi Liste'nin Yönetim Kurulu adaylarından Nevin ÖZTOL'un, ilk kadın milletvekillerinin TBMM'ye seçilmesinin 86. yıldönümünde Ankara Milletvekili Hatı ÇIRPAN anısına hazırladığı yazıyı paylaşıyor, kendisine teşekkürlerimizi sunuyoruz.
* * *
İlk Kadın Milletvekillerimizden Hatı ÇIRPAN
Kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet kadroları, Türk ulusunun kültür ve ülkü ortaklığında birleşmiş, eşit ve özgür yurttaşların oluşturacağı yeni düzene geçiş için hızla hukuksal düzenlemelere girişmişlerdir. Cumhuriyet yasaları, meşrutiyetten beri kadının da kurtuluş mücadelesinin içinde yer aldığı ve Kurtuluş Savaşımızda topraklarımızı kahramanca savunan Türk kadınının en doğal hakkının erkekle eşit haklara sahip yurttaşlar olarak geleceğe yürümek olduğu bilinciyle hazırlanmıştır. Cumhuriyet, mazlum Anadolu halkına, ama en çok da Anadolu kadınına elini uzatmış, onu sarıp sarmalamış, ona hak ettiği bütün değerleri sunmanın uğraşını vermiştir.Mustafa Kemal Atatürk’ün “Dünyada hiçbir milletin kadını ‘Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar gayret gösterdim’ diyemez” sözleri, O’nun kadınımızdaki güçlü ulusal duygulara duyduğu hayranlığı ve kadınımıza verdiği değeri göstermektedir.
Öncelikle 1926'da, kadınları toplum yaşamında medeni haklara sahip birer birey olarak tanıyan Türk Medeni Kanunu çıkarılmıştır. Bu adımı, kadınımıza siyaset yaşamında erkekle eşitlik getiren düzenlemeler izlemiştir. 1930'da belediye seçimlerinde seçme hakkı, 1933'te muhtar seçme ve köy heyetine seçilme hakkı düzenlenmiştir.
5 Aralık 1934'te de Anayasa ve seçim kanununda yapılan değişiklikle kadınlarımız milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını kazanmışlardır. Ertesi yıl 8 Şubat 1935'te yapılan genel seçimlerde de 17 kadın milletvekilimiz ilk kez Meclise girmiştir. Dönemin birçok gelişmiş ülkesinde henüz kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmamışken, yıkılan bir imparatorluğun ardından kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti’nde kadınlarımız milletvekili seçilebilmiştir. Ankara Milletvekilimiz Hatı ÇIRPAN da o dönem Meclise giren ilk kadın milletvekillerimizdendir!...
Hatı ÇIRPAN, 1890'da Ankara'nın Kazan köyünde doğdu. Balkan Harbinde eşi yaraladığında 5 çocuk annesiydi. 1919–1923 yılları arasında kocasıyla birlikte İstiklal Savaşına katılmış, mermi taşımış, askerlere yemek yapmıştır. Kocası çarpışmada ağır yaralanınca, onunla birlikte beş çocuğunun karnını doyurmuş, erkeklere taş çıkartırcasına en ağır işlerde çalışmıştır.
26 Ekim 1933'te kadınlara da muhtarlık yapma hakkı tanındı. Babası ölünce, Cumhuriyetin verdiği haktan yararlanıp onun yerine geçti ve muhtarlık yapmaya başladı. 1934'te Kızılcahamam’da Atatürk'le tanıştı; o tanışma, aşağıdaki biçimde betimlenir:
Ankara’da yakıcı bir yaz günü...
Atatürk, arkadaşları ve yaverleriyle Kızılcahamam’a giderken Kazan köyü yakınlarında durmuş ve otomobilinden inmişti.
Köylüler, yabancı konukları görünce koşuştular, kimi su koşturdu, kimi ayran...
İçlerinden biri, soğuk ayranı Ata’ya uzattı.
Çorak iklimin kavurduğu yüzüyle bir Türk anasıydı, kucağında kundaklı bebeğiyle...
Ata, ayranını içerken sohbete başladı kadınla:
– Senin kocan kim?
– Sakarya Harbinde boğazından yaralanmış bir gazi, paşam!...
– Kaç yaşındasın?
– 15, Paşam.
Atatürk şaşırdı. Karşısındaki kadın en az 25 yaşında gösteriyordu.
– Ne zaman doğdun sen?
– 19 Mayıs 1919'da, dedi kadın.
– Sahi mi, dedi Atatürk!
Kadın hiç tereddütsüz ve bu defa gülümseyerek:
– Evet Paşam, dedi. Ondan evvel yaşamıyordum ki!...
Atatürk, yaverine kadının adını ve adresini not ettirir. Dönüşte, "Türk kadını sadece cepheye mermi taşır ve köyüne döner döngüsü kırılmalıdır," der.
Ve bu kadın, yani Hatı ÇIRPAN, Atatürk’ün de desteğiyle 1935 seçimlerinde aday olup Türkiye’nin ilk seçilen kadın milletvekillerinden olmuştur!...
Okuma yazması yoktu. Öğretmen tutuldu; okuma yazma öğrendi.
Milletvekilliğini tamamladıktan sonra Kazan’a döndü; 21 Mart 1956'da yaşama burada veda etti.
Kazan’daki evi müze haline getirildi; ayrıca Kazan'da bir anıtı da bulunmaktadır.
* * *
Atamızın kadınlarımıza sağladığı hakları, daima yaşatacağımız bu gururu, -86 yıl sonra baktığımızda- yaşamda hak ettiği yere ulaştırabildiğimizi söylemekse zordur. Kadın ve erkeğin hukuksal eşitliği, toplum yaşamında da eşitliğin sağlandığı anlamına gelmemektedir. Kadınlarımızın eğitim, üretim, istihdam alanlarında erkeğin epeyce gerisinde olduğu gerçektir. Nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınların bugün Mecliste temsil oranı yalnızca %17’dir. Meclisteki siyasi partiler, yerel ve genel seçim dönemlerinde kadın adayların artırılmasının öneminden söz etmekte, gelgelelim buna yönelik somut adımlar atmamaktadır. Kadının siyaset dünyasında yetersiz kalacağı düşüncesinin altı boştur... Kadınımızın giriştiği her işte özveriyle çalıştığı ve başarılı olduğu ortadadır. Yeter ki kadının önüne engeller konmasın!
Ülkemizin ilerlemesi ile kadına yönelik ayrımcılık ve şiddetin ortadan kaldırılması, aynı mücadele üzerinden sağlanacak ve ancak kadınlarımızın eğitimli olmaları, üretime katılmaları ve istihdamlarının artırılması ile mümkün olacaktır.
Büyük Önderimizin şu sözleri bugün de kılavuzumuzdur:
“Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!”
Nevin ÖZTOL